Önceki bölümde Fıkıh İlminin Doğuşu, Gelişmesi ve İçtihat konuları işlemiştik. Önceki bölüme gitmek için TIKLAYINIZ. Bu bölümde ünitenin geri kalanı olan mezhepler konusunu işleyeceğiz.
Ünite ile alakalı soru çözmek ve bilgilerinizi pekiştirmek için yazımızın sonundaki bağlantıya tıklayınız.
Mezhepler Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Hz. Ömer’in vefatından sonra sahabiler İslam’ı öğretmek için fethedilen ve yeni kurulan şehirlere gönderilmişlerdir. Kûfe’de İbn Mesud, Mekke’de İbn Abbas, Basra’da Ebu Musa el-Eş’arî, Mısır’da Abdullah b. Amr, Şam’da Muaz b. Cebel ilim halkaları oluşturmuşlardır.
Sahabiler gittikleri şehirlerde Kur’an ve sünnete göre hüküm veriyorlardı. Bunlarda hükmünü bulamadıkları konularda kendi görüş (rey) ve içtihatlarıyla çözüm üretiyorlardı. Örneğin, Kûfe’de ilmî faaliyetlerini sürdüren İbn Mesud, o çevrenin özel şartlarını da göz önünde bulundurarak hüküm veriyordu. Çünkü sosyal ve kültürel çevre, ihtiyaçlar ve problemler farklıydı. Bu nedenle Kur’an ve sünnetten hareketle içtihatta bulunmuş, kendi görüş ve yorumlarıyla çözümler getirmiştir. Bu konuda son derece başarılı olan İbn Mesud, Irak’ta “rey” ağırlıklı fıkıh ekolünün temellerini atmıştır. Burada birçok talebe yetiştirmiş ve Rey (Kûfe) Ekolü’nün kurucusu kabul edilmiştir.
Kûfe’de gelişen rey ekolüyle eş zamanlı olarak Medine merkezli Hicaz bölgesinde ise Hz. Peygamberin hadisleri ile sahabe fetvalarından oluşan “eser” (hadis) ağırlıklı Hicaz Ekolü’nün temeli atılmıştır. Hicaz ekolünün geliştiği ortamda, Hz. Peygamber döneminde yaşanan sorunlar büyük ölçüde benzer şekilde tekrarlanıyordu. O dönemde verilen cevaplar, o günün sorunlarına da cevap teşkil edebilecek karakterdeydi. Bu nedenle reye fazla ihtiyaç duyulmamıştı. Abdullah b. Ömer ve Zeyd b. Sabit bu ekolün öncülerindendi.
Sahabiler gittikleri yerlerde dini öğretiyor, talebe yetiştiriyor ve örnek oluyorlardı. Onların yetiştirdikleri talebeler tabiin neslinin âlimleri olmuşlardır.
Fıkıhla ilgili yazılı metinler tabiin döneminde ortaya çıkmaya başlamıştır. Mezheplerin oluşumu ise tebei tabiin dönemine rastlar. İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafii, İmam Ahmed b. Hanbel ve İmam Cafer-i Sadık gibi ilim adamları kullandıkları metotlarla yaptıkları yorumlar neticesinde bölgelerinin fıkıh imamları olmuşlardır. Bu âlimlerin etrafında zamanla mezhepler oluşmaya başlamıştır. Başlangıçta şehirler bazında gerçekleşen fıkhi oluşumlar, giderek daha geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.
Fıkıh Mezheplerinin Doğuşunu Hazırlayan Sebepler
Mezheplerin doğuşunu hazırlayan siyasi, sosyal, kültürel ve ilmî sebepler vardır. Mezheplerin bir ekol olarak ortaya çıkmasına sebep olan sosyal etkenler şunlardır:
- Müslüman nüfusunun çoğalması,
- Farklı kültüre sahip milletlerin Müslüman olması,
- İslam’ın Endülüs’ten Orta Asya’ya kadar çok geniş bir coğrafyaya yayılması,
- Siyasi, sosyal ve ticari münasebetlerin gelişmesi,
- Yeni toplumsal ihtiyaçların ve fıkhi sorunların ortaya çıkması.
Mezheplerin bir ekol olarak ortaya çıkmasına neden olan ilmî etkenler ise şunlardır:
- Farklı ilmî yaklaşımların ön plana çıktığı ilim merkezlerinin kurulması,
- Müteârız (çelişkili görünen) nasların anlaşılmasında ve yorumlanmasındaki ihtilaflar,
- Nasların sübutu; müçtehidlerin bazı hadislere ulaşması veya ulaşamamasından kaynaklanan ihtilaflar,
- Hüküm çıkarma metotlarındaki (usul) farklılıklar,
- Âlimler arasındaki farklı bakış açıları ve ilmî tartışmalar.
Fıkhî Mezhepler
Fıkıh mezheplerinin genel özellikleri şunlardır:
- Fıkhi mezhepler, din değil dinin yorumudur.
- İnsan ürünü olan içtihat farklılığından ortaya çıkmıştır.
- İslam’daki fikir özgürlüğünün ve düşünce zenginliğin göstergeleridir.
- Fıkıh mezhepleri değişim ve yeni gelişmeler karşısında farklı çözümler üreterek İslam’ın daha rahat yaşanmasını sağlar.
Fıkıh alanında günümüze ulaşan mezhepler ve imamları şunlardır:
1. Hanefi Mezhebi
Hanefi mezhebi, İmam Âzam Ebû Hanife’nin görüşleri ve eğitim çalışmaları ile oluşmuştur.
Hanefi mezhebinde hüküm çıkarılırken önce Kur’an-ı Kerim’e sonra Peygamberimizin sünnetine daha sonra da sahabe icmasına ve sahabe sözüne müracaat edilir.
Kur’an-ı Kerim, sünnet ve sahabe icmasında hükmü bulunmayan konularda ise kıyas, istihsan, örf gibi usullerle hüküm çıkarılır.
Ebû Hanife hüküm çıkarırken tâbiîn fetvasına bağlı kalmamıştır.
Ebû Hanife’nin 5 önemli eseri:
- el-Fıkhu’l-Ekber
- el-Fıkhu’l-Ebsat
- el-Âlim ve’l-Müteallim
- er-Risâle
- el-Vasiyye
Hanefi mezhebi; günümüzde Türkiye, Orta Asya, Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar, Kafkasya, kısmen Hint kıtasında, Ortadoğu ve Mısır’da yayılmıştır.
2. Mâlikî Mezhebi
Mâliki mezhebi, İmam Mâlik’in görüşleri ve eğitim çalışmaları ile oluşmuştur.
Hadis ilminde de en güvenilir (sika) imamlardandır. el-Muvatta’ adlı hadis kitabı, ilk hadis kaynaklarından biridir.
İmam Mâlik, mesâlih-i mürseleyi en çok kullanan müçtehit imamdır. İmam Şâfii onun talebesidir.
Mâlikî mezhebi özellikle Kuzey ve Orta Afrika’ya yayılmıştır.
3. Şâfii Mezhebi
Şâfii mezhebi, İmam Şâfii’nin görüşleri ve eğitim çalışmaları ile oluşmuştur.
Öncelikle Kuran ve sünneti, daha sonra icmayı, sahabe kavlini ve kıyası delil olarak kabul etmişlerdir. Ayrıca istishâb delilini kullanmışlardır.
Hadisle ilgili el-Müsned’i, fıkıh usulüyle ilgili er-Risale, fıkıhla ilgili el-Ümm gibi eserleri vardır.
Şâfii mezhebi; Güneydoğu Asya, kısmen Hint kıtasında, Kafkasya, Türkiye’de, Ortadoğu ve Afrika’nın batısında yayılmıştır.
4. Hanbeli Mezhebi
Hanbeli mezhebi, İmam Ahmed b. Hanbel’in görüşleri ve eğitim çalışmaları ile oluşmuştur.
Ahmed b. Hanbel fıkıh eğitimini, Bağdat’ta İmam Şâfii’den almıştır.
Meşhur hadis âlimleri olan Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî kendisinden hadis nakletmişlerdir. Hadisçiliği fıkıhçılığından önce gelir.
En önemli eseri yirmisekiz bin hadisten oluşan el-Müsned adlı kitabıdır.
Hanbeli mezhebi; Suudi Arabistan’da ve kısmen Ortadoğu’da yayılmıştır.
Fıkhın Kanunlaştırılması
19. ve 20. yüzyılın başları, fıkıh ilminin kanunlaştırıldığı dönemdir.
En meşhur kanunlaştırma faaliyeti Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye isimli çalışmadır.
Mecelle; Osmanlı Devleti zamanında Ahmed Cevdet Paşa başkanlığındaki ilmî bir heyet tarafından İslam hukukuna bağlı kalınarak 1851 madde olarak hazırlanan bir kanun metnidir. Bu maddelerin ilk yüz maddesi genel kaidelerdir. Mecelle’nin içinde medeni hukukun konuları ele alınmıştır. Mecelle’ye Osmanlı Medeni Hukuku da denebilir.
1876 yılında Abdülhamit Han zamanında yürürlüğe giren Mecelle, 1926’ya kadar yürürlükte kalmıştır. 1926 yılında İsviçre’den örnek aldığımız medeni kanun mecliste kabul edilip Mecelle’nin yerine kullanılmaya başlamıştır.
Hukuk-i Aile Kararnamesi: Osmanlı Devletinde 1917 yılında, aile hukuku alanında uygulanmak üzere hazırlanmış kanundur. Hanefi mezhebi dışındaki diğer mezheplerden de alıntılar yapmıştır. Evliliğin ve boşanmanın resmî evrakla kayıt altına alınması zorunlu kılınmıştır.
Ünite ile alakalı soru çözmek ve bilgilerinizi pekiştirmek için TIKLAYINIZ.