1. Kelam sözcüğünün kelime anlamı nedir? Kur’an’a neden “kelamullah” denilmiştir?
Cevap: Kelam “konuşma, söz ve ibare” anlamına gelir. Örneğin kelamullah, Allah (c.c.)’ın sözü demektir. Kur’an-ı Kerim’e “Kelamullah” isminin verilmesinin sebebi budur.
2. Kelam ilmini amacı açısından tanımlayınız.
Cevap: Amacı açısından kelam ilmi “kesin deliller kullanarak ortaya çıkacak şüpheleri gideren, İslam inanç esaslarını ispata güç kazandıran bir ilimdir.”
3. Kelam ilminin 3 ana konusu nedir?
Cevap:
1. Allah’ ın zat ve sıfatları
2. Peygamberlik ile ilgili konular
3. Varlıkların başlangıç (mebde: yaratılış) ve sonu (mead: ahiret) ile ilgili durumlar
4. Kelam ilminin amacı nedir?
Cevap:
1. Kur’an’da belirtilen inanç esaslarını açıklamaktır.
2. Müminin imanını taklidin karanlığından kurtarmak ve araştırıp düşünerek oluşturduğu tahkiki imanın aydınlığına yükseltmek
3. İslam’a ve onun inanç esaslarına yönelik eleştirileri cevaplamak ve onları geçersiz kılmaktır.
5. Kelam ilminin kullandığı yöntemler nelerdir?
Cevap: Kelam ilmi, inanç esaslarının ispat edilmesinde ve açıklanmasında akla dayanır. Böylece vahiy ile aklın uyumu sağlanarak inanç esasları ispat edilir. Bunu yaparken de tümevarım ve temsil gibi çeşitli mantıkî yöntemler kullanır.
*Tümevarım yöntemi(endüksiyon): Tikel(kısmî, cüz’î) olguların gözlenmesinden hareketle genel bir hükme varmaya çalışan akıl yürütmedir. Bu yöntemi kullanan kelamcı, varlıkların, yaratılışlarındaki mükemmelliklerinden hareketle evrenin düzenine ve Allah’ın varlığına ulaşır.
*Temsil(analoji): İki farklı şey arasındaki ortak özellikten hareketle biri hakkındaki hükmün diğerine de verilmesi, temsil (analoji) olarak adlandırılır. Yani görünene dayanarak görünmeyeni delillendirmek ya da bilinenden hareketle bilinmeyenin bilgisine ulaşmak.
6. Kelamla ilgili ilk fikrî hareketler dönemi hangi dönemi ifade eder? Bu dönemin önemli isimleri ve eserleri kimlerdir, nelerdir?
Cevap: Hicri birinci asırdı. Önemli isimler: Hasan el-Basrî ve İbrahim en-Nehâî gibi önde gelen tabiîn âlimleridir.
Kelamın doğmasına zemin hazırlayan bu dönemin inançla ilgili konuları ele alan en önemli eseri İmam-ı Azam Ebu Hanife (öl. 150/767)’ye nispet edilen “Fıkh-ı Ekber” adlı risaledir.
7. İmam-ı Azam Ebu Hanife fıkhı nasıl tarif etmiştir?
Cevap: Fıkh-ı Ekber adlı eserinde geçen fıkıh kelimesi, ilmihâl ve muamelât ilmini ifade eden fıkıh değildir. Ebu Hanife, kelime olarak “derinlemesine anlama” anlamındaki fıkhı, “kişinin ebedî mutluluk yönünden lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesi” şeklinde inanç, ibadet ve ahlakı kapsayacak şekilde tanımlamıştır.
8. H. 2. asırda ortaya çıkan Mutezile ekolünün yöntemi nedir? Bu yönteme ne ad verilmiştir?
Cevap: İnanç bakımından tevhid ve adaleti savunarak vahyin yorumlanmasında akla başvurmuştur; yabancı kültürlere karşı inanç esaslarının savunulmasında ve inançla ilgili problemlerin çözümünde akla dayalı yöntemleri sıklıkla kullanmıştır. Böylece Mutezilenin yaptığı, inançla ilgili ayetlerin aklın ilkeleri ışığında yorumlaması faaliyetine “kelam metodu” adı verilmiştir.
9. “Kelamın doğuşu” olarak adlandırılan h. 2. asırda hangi hususlar tartışılmıştır?
Cevap: Bu dönemde özellikle büyük günah işleyenin durumu, imamet, Kur’an’ın yaratılıp yaratılmadığı, Allah’ın görülmesi, Allah’ın sıfatları ve kader meselesi gibi hususlar temel tartışma konularını oluşturmuştur.
10. Ehl-i sünnet inancı ne zaman kimler tarafından sistemleştirilmiştir?
Cevap: Hicri dördüncü asırda Ehl-i Sünnet düşüncesi Ebu’l-Hasan el-Eşarî ve İmam Maturidî tarafından sistemleştirilmiştir.
11. Ebu Hanife çizgisinde inançla ilgili konuları sistemleştiren din âlimi kimdir? Eserinin adı nedir?
Cevap: İmam Maturidî’dir. Kitabı: Kitabu’t-Tevhid’dir
12. “Usûli’d-din” ne demektir? Kelama neden “usûli’d-din” denmiştir?
Cevap: İslam bilginleri ilimleri sınıflandırırken imanî konuları ele alması sebebiyle kelam ilminin asıl olduğunu belirtmişlerdir. Bundan dolayı da kelama “dinin asılları” anlamında “usûli’d-din” adı verilmiştir. Buna karşılık fıkıh gibi diğer ilimler bu esaslara bağlı ikincil konularla ve dinin ayrıntılarıyla uğraşmışlardır.
13. “Vâcibu’l-vucûd” ne demektir?
Cevap: Allah’tan başka hiçbir varlık sürekli ve varlığı zorunlu değildir. Kelam ilmi bu anlamda varlığı sürekli ve zorunlu olan için “vacib”, Allah’ın varlığının sürekli ve zorunluluğunu ifade etmek için de “Vâcibu’l-vucûd” ifadesini kullanır.
14. Cevher ve araz ne demektir?
Cevap: Kelamcılar varlıkların temelini oluşturan kısmına “cevher”; renk, koku, uzunluk gibi zamanla değişen niteliklerine ise “araz” adını vermişlerdir.
15. Bilgiyi kelam konularının teorik çerçevesini oluşturacak şekilde bağımsız bir konu olarak ilk ele alan kimdir, hangi eserinde ele almıştır?
Cevap: İmam Maturidî’nin “Kitâbü’t-Tevhid” adlı eseridir.
16. Bilginin kaynakları nelerdir?
Cevap: Akıl – Vahiy – Duyular
17. Maturidîliğe göre aklın rolü nedir?
Cevap: Allah akılla bilinir, ancak akıl duyguların, eğitim-öğretim ve kültürün tesiri altında kalabildiği için güzelin çirkin, iyinin kötü, doğrunun yanlış olduğuna hükmedebilir. Bu sebeple diğer dini hükümler vahiyle bilinebilir.
18. Eş’arîliğe göre aklın rolü nedir?
Cevap: Akıl Allah’ın varlığının bilgisine ulaşsa da güzel ve çirkini, iyiyi ve kötüyü, doğruyu ve yanlışı tanıyabilse de bunların doğruluğuna inanmayı zaruri kılan vahiydir; bu sebeple insanın sorumlu oluşu dinin varlığına bağlıdır.
19. Mutezileye göre aklın rolü nedir?
Cevap: Akıl, Allah’ın varlığını bilmesi, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini belirleyebilmesi yanında Allah’ın sıfatları ve ahiret hayatının mahiyetini bilebilecek bir yeterliliktedir.
20. Vahiy ve iman esasları arasındaki ilişki nedir?
Cevap: Allah’ın sıfatları, ahiretin varlığı, melek inancı gibi, insanların akıllarıyla bilmesine imkân olmayan gaybî konular vahiyle bildirilen konular arasında önemli bir yer tutar. Bu bakımdan vahiy olmaksızın iman esaslarının belirlenmesi mümkün değildir.
21. Kur’an’a göre Doğru bilginin dereceleri nelerdir? Örnekle açıklayınız?
Cevap:
1. “İlme’l-yakîn (kesin zihnî bilgi)” akli veya naklî delil ile bilinen bilgidir. Mutfaktaki balı duyarak ya da bazı işaretlerden hareketle bilmek gibi
2. “Ayne’l-yakîn (kesin açık gözlem)” duyu yoluyla elde edilen bilgiyi ifade eder. Mutfaktaki balı görerek bilmek gibi
3. “Hakka’l-yakîn (yaşayarak bilmek)” ise iç duyu veya iç tecrübe vasıtasıyla insanda meydana gelen en kesin bilgiyi ifade eder. Mutfaktaki balı tadarak bilmek gibi
22. Ahlaki değerlerin nasıl bilindiği konusunda kelam âlimlerinin görüşleri nasıldır?
Cevap: Eş’arî âlimler insan eylemlerinin kendinde iyi-kötü gibi bir değerlerinin olmadığını, bu yüzden aklın neyin iyi neyin kötü olduğuna karar veremeyeceğini ve bilemeyeceğini, iyi ve kötünün ancak vahyin ifadesiyle anlaşılabileceğini iddia etmişlerdir.
Mutezilî ve Maturidî âlimler ise fiillerin kendinde iyi-kötü gibi ahlakî değerleri olduğunu, aklın onlara iyi ya da kötü hükmü vermediğini ancak evrensel olan bu değerlerin akıl ile bilinebileceğini belirtmişlerdir.
23. Âlemin tanımı nedir?
Cevap: Kelamcılara göre âlem, “Allah’ın dışında, duyu ve akıl yoluyla kavranabilen ve varlığı düşünülebilen varlık ve olayların tamamıdır”. Kısaca Allah’ın dışındaki her “mevcut” yani “var olan” her şey, âlemin bir parçasıdır.
essalamun aleykum
kelam kitabi ozeti cok guzel bir calisma olmus
emegi gecenlerden Allah razi olsun
hocam diger unitelerinde ozetlerini gonderebilirmisiniz
ben ulasmadim denedim
burda cocuklara ders olarak okutuyoruz
Allah razi olsun
selam ve dua ile
Ve aleyküm selam. Geçen yıl kelam dersine girmeye başladığımda özetine de başlamıştım ama idareciliğe geçince yarım kaldı. Diğer özetleri inşallah boş olduğum zamanlarda hazırlamaya çalışacağım. Siz hazırlar gönderirseniz aliyyül ala olur. Seve seve paylaşır ve başkalarının istifadesine sunarız.