Ana Sayfa KUR'AN-I KERİM DUHA'DAN ÖNCESİ Şems Suresi ve Anlamı

Şems Suresi ve Anlamı

4143
1

Şems Suresi Hakkında Bilgi

Şems sûresi Kur’an-ı Kerim’in 91. suresidir. Kadir suresinden sonra Mekke’de nazil olmuştur. 15 ayettir.

İsmini, birinci ayette geçen ve “güneş” anlamına gelen şems kelimesinden alır.

Sure iki bölümden oluşmaktadır. Onuncu ayete kadar süren birici bölümde Allah, kainattaki bir takım olaylara kasem ederek, kendi varlığı için birer delil olan bu muazzam olayları insanoğlu, belki düşünür ve Rabbinin azametini idrak eder diye sergiliyor. Allah, surenin bu ilk bölümünde yedi şey üzerine yemin ederek, nefsini kötülüklerden temizleyenlerin mutlak anlamda kurtuluşa erdiklerini; şeytana uyup İslam’a yüz çevirerek nefsini kirletenlerin ise, yine mutlak anlamda helak olduklarını bildiriyor.

İkinci bölümde, azgınlaşarak açık mucizelerle desteklenmiş peygamberlerini yalanladıkları için helak olan Semûd kavminin kıssası yer alıyor. Surenin indirildiği dönem, müşriklerin zorbalıklarının zirveye ulaştığı bir dönemdir. Allah, zorba Mekkeli müşriklere, Hicaz-Şam yolu üzerinde, harabeleri gözler önünde olan Semûd kavmini örnek göstererek, eğer İslam’ın karşısında onların yaptığı gibi akıl dışı katı tutumlarını devam ettirirlerse, sonlarının onlardan hiç de farklı olmayacağını anlatıyor.

Şems Suresi Dinle

İshak Danış:

Abdülbasıt Abdussamed:

Şems Suresi’nin Anlamı

Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla
1. Yemin olsun güneşe ve onun kuşluk vaktindeki aydınlığına,
2. Güneşi izleyip ışığını yansıtan aya,
3. Onu ortaya çıkarıp gösteren gündüze,
4. Onu bürüyüp gizleyen geceye,
5. Gökyüzüne ve onu binâ edene,
6. Yeryüzüne ve onu yayıp döşeyene,
7. Nefse ve onu düzgün bir biçimde yaratıp düzenleyene,
8. Ona kötü ve iyi olma kâbiliyetini ilham edene ki:
9. Nefsini maddî ve mânevî kirlerden temizleyen kesinlikle kurtuluşa erecektir.
10. Onu günahlara gömen de elbette ziyana uğrayacaktır.
11. Semûd kavmi, sınır tanımaz azgınlığı yüzünden peygamberini yalanladı.
12. Nihayet diğerlerinin kışkırtmasıyla içlerinde en azılı olanı, deveyi kesmek için ileri fırladı.
13. Allah’ın peygamberi Salih onlara: “Allah’ın mucize olarak yarattığı şu dişi deveye zarar vermekten sakının ve onun su içme hakkına dokunmayın” dedi.
14. Fakat onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Rableri de günahları yüzünden başlarına azap indirip hepsini yerle bir etti.
15. Allah, onları helak etmesinin sonucundan asla endişe duyacak değildir!

Şems Suresi’nin Kısa Tefsiri

Bu tür doğal varlıklar ve olaylar üzerine yemin edilmesi hem evrenin genel düzenine, bunun insanlar için taşıdığı faydalara ve bu düzeni yaratıp yaşatan ilâhî kudretin büyüklüğüne hem de sonraki ayetlerde ele alınan konunun önemine dikkat çekmeyi amaçlar. “Kuşluğu” diye çevirdiğimiz duhâhâ tamlamasına “güneşin ışığı, aydınlığı, sabah vakti, gündüz” gibi manalar da verilmiştir. Ayın yani ışığının güneşin ardından gelmesi, ışığını ondan almasını veya güneş batınca ardından ayın doğmasını yahut ayın ilk göründüğü hilal durumunu ifade eder.

7. ayette insan (nefs) üzerine yemin edilmesi onun fıtrî üstünlüğüne işaret eder. “Nefsin (insanın özü olarak) şekillendirilip düzenlenmesi”nden maksat ona maddi ve manevi güçlerin yerleştirilmesi, her gücün yapacağı görevin tayin edilmesi ve nefse bu güçleri kullanacak organların verilmesidir.

8. ayetteki fücûr her türlü kötülüğü, günah ve sapmayı; ayette fücûrun karşıtı olarak kullanılan takva ise burada doğruluk, iyilik ve hak yolda kararlılığı ifade eder. Aynı ayetteki elheme fiilinin masdarı olan ilham, bu bağlamda fücûr ve takva kelimeleriyle birlikte değerlendirildiğinde, “Allah Teâlâ’nın insanın fıtratına doğru ve yanlışı, iyilik ve kötülüğü, günah ve sevabı bilme, tanıma, ayırt etme, birini veya diğerini seçip yapma gücü ve özgürlüğü vermesi”; dolayısıyla “insanın her türlü deney ve öğrenimden önce, yaratılış olarak olarak bu yeteneklerle donanmış bulunması” şeklinde açıklanabilir. Böylece Kur’an’ın insan anlayışının bir özeti sayılabilecek olan 7-8. ayetler, insanın ahlakî bakımdan çift kutuplu bir varlık olduğunu, iyilik veya kötülük yollarından dilediğini seçebilecek bir tabiatta yaratıldığını ve onun kurtuluş veya mahvoluşunun bu seçime bağlı bulunduğunu göstermektedir.

Başka surelerde örnekleri görüldüğü gibi burada da geçmiş bir kavmin hikayesinden konuyla ilgili bir kesit verilmiştir. 8-10. ayetlerde insanın hayır veya şer yollarından birini seçebileceği, bu imkana sahip olarak yaratıldığı bildirildikten sonra nihaî kurtuluşun da yıkımın da bu seçime bağlı bulunduğu uyarısı yapılmıştır. 11-15. ayetlerde bu seçimi yanlış yapanlardan bir örnek ve insanlara bir ibret olmak üzere geçmişten bir topluluğun, Semûd kavminin yanlış seçimi ve bu yüzden başlarına gelen büyük felaket hatırlatılmıştır. (bilgi için bk. A‘râf 7/73-79; Hûd 11/61-68).

Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen ad-soyad bilginizi girin