Ana Sayfa GENEL KİTAP TAVSİYELERİ Ali Erkan Kavaklı – “Çığlık”

Ali Erkan Kavaklı – “Çığlık”

117
1

İmam hatip gençliği için okumaya ve okuduğum kitapları incelemeye devam ediyorum. Sıradaki kitap eğitimci yazar Ali Erkan Kavaklı’nın 28 şubat ile imam hatiplerde başlayan başörtüsü zulmünü anlattığı “Çığlık” adlı roman.

Öncelikle kitabı piyasada bulmakta güçlük çektiğimi söylemeliyim. Başörtüsü ile okumak için mücadele eden, imam hatipleri iyi ya da kötü anlamda dert edinen birileri olmayınca yayınevi yeni baskı yapmaya gerek görmedi herhalde. Mecburen e-kitap versiyonunu satın aldım ve kitabı telefondan okudum.

Kötü anlamda dert edinen birileri kalmadı diyorum çünkü sürekli değişen eğitim sistemimizden mi desem, seküler yaşam tarzının dinimizi ve değerlerimizi bizden alıp götürmesinden mi desem, mücadele edecek bir şey olmayınca dünyanın, paranın ve gücün esaretine giren muhafazakâr kesimden mi desem, neyden kaynaklı tam olarak cevap veremediğim pek çok sebepten ötürü imam hatiplerin dert edilecek bir şeyi kalmadı artık. Toplum olarak büyük bir dönüşüm yaşadık ve bazı duygularımızı ve değerlerimizi kaybettik. O dönem başörtüsü için çocuklarıyla birlikte mücadele eden Hüda Kaya’nın son dönemde HDP’den milletvekili olması bizdeki dönüşümü göstermesi açısından güzel bir örnek olsa gerek. Din ve dindara düşman olup imam hatipleri hedef tahtasına koyan kesim için imam hatipler tehdit olmaktan çıktı diye düşünüyorum.

Özünden, kimliğinden, tarihinden bihaber bir nesil, tüm okullarda olduğu gibi imam hatiplerde de artarak çoğalıyor. Tüm gayretim bu yüzden işte. Acaba imam hatip neslini küllerinden tekrar canlandırabilir miyiz derdindeyim. Bunun için geçmişimizi hatırlamalı ve gençlerimize anlatmalıyız.

Sonuçta çok uzak bir tarihten bahsetmiyoruz. 28 Şubat yaşanalı sadece 21 yıl geçti. Başörtüsü sorunu çözüleli ise sadece 5 yıl oldu. Yıllardır her şey süt limanmış, çile çekmeden sorunsuzca din ve eğitim özgürlüğümüzü kazanmışız gibi yaşıyoruz ama öyle değil. İnsanoğlu çabuk unutuyor. Sürekli değişen gündem, hafızamızın algılarıyla oynuyor. 15 Temmuz ne ise 28 Şubat da oydu. İkisini de unutmamalı ve unutturmamalıyız.

Bu dönemi lise yıllarında iliklerine kadar yaşamış biri olarak, Ali Erkan Hoca’nın anlattıkları tekrar o günlere götürdü beni. Derin düşüncelere daldım. Benim okuduğum lisede sorun zamana yayılarak çözüldü ve tüm öğrenciler başlarını açarak okudular. Yani yavaş yavaş hedefe ulaşmışlardı. Fakat Ali Erkan Kavaklı’nın edebiyat öğretmenliği yaptığı Eyüp Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde ve diğer pek çok imam hatipte sert tedbirler alınmıştı. Valilik, emniyet ve milli eğitim müdürlükleri vasıtasıyla imam hatiplerin girişine polisler dikildi. Yıllardır başörtüsü ile okula gelen öğrenciler sırf başörtüleri var diye okullarına alınmadı. Bir teröristmiş gibi muamele gördü pek çoğu. Son sınıfın son dönemine geldiği halde okula alınmayan öğrenciler Allah’ın emrine karşı gelip başlarını açarak okumakla devletin emrine karşı gelip okumamayı göze almak arasında bırakıldılar. Pek çoğunun psikolojisi bozuldu, intihar edenler oldu. Oysa yapılan uygulamanın kanunda ve yönetmeliklerde yeri yoktu. İnsan haklarına aykırı olması hiçe sayıldı. Asker tarafından verilen emirler, bürokratlar tarafından uygulandı. Dönemin milletvekilleri ve bakanlar da emir yukarıdan dercesine hukuksuzluğu önlemek için kıllarını kıpırdatmadı. Olan, geleceği karartılan gencecik kızlara oldu…

Eyüp İmam Hatip özelinde tüm imam hatiplerde gelişen olayları, sadece dinini yaşamak isteyen öğrencilerin hissettiklerini, yok olan umutları, sararıp solan hayatları göreceksiniz kitapta. Okumak için, okuluna girmek için eylem yapan kızların coplandığını, tartaklandığını, dönemin Üsküdar emniyet müdürü gibi bazı polisler tarafından hakaretlere uğradığını göreceksiniz. Okumak isteyen körpecik kızların dönemin Eyüp emniyet müdürü tarafından “PKK ile başa çıkan devlet sizin de hakkınızdan gelir” diyerek terörist muamelesi gördüğüne şahit olacaksınız. Eli kalem tutan öğrenciler, eli silah tutan teröristlere benzetildiler. Okumak için eylem yapan çocuklar tutuklandı, mahkemelerde süründü, hapis cezaları aldı. Devlet güvenlik mahkemelerinde idamla yargılananlar bile oldu.

Başını açıp derse giren de, açmayıp sokakta kalan da bunalımdaydı. Eylem yaparak seslerini duyurmaya çalıştılar ama yasağı uygulayanlar kararlıydı. Gençlerin hisleri, ümitleri, hayalleri… hiçbiri umurlarında değildi. Dün oy avcılığı için imam hatip açanlar, bugün açtıkları okulları kapatmak için uğraşıyordu. Oysa bir metre bez ne devleti, ne hükumeti, ne de orduyu tehdit ediyordu. Başörtülü analar çocuklarını askere yollarken cici, ama başörtüleriyle okumak isteyince öcü oluyordu onlar için. Binlerce öğrenci okulu bıraktı, binlercesi okula giremediği için devamsızlıktan sınıfta kaldı. Açık lise okumak istediler ama başörtüsü engeli açık lise sınavlarında da karşılarına çıktı.

Rabbim o günleri tekrar yaşatmasın. Yaşatanlara layık olduklarını yaşatsın. Başörtüsünün ve imam hatiplerin önündeki engelleri kaldıranların imam hatipli uzun adamın da ömrünü uzun, yolunu açık etsin. Kendisinden razı olsun… İsteğimiz; nicelik sorunu bitti, tüm imam hatiplerde nitelik istiyoruz artık. Nitelik olunca nicelik de oluyor.

Kitabı özellikle kızlarımız okumalı. Okusunlar da başlarındaki örtünün aksesuar olmadığının farkına varsınlar. Başlarındaki örtü için ne mücadeleler verildiğini, onun sadece bir parça bez olmadığını kavrasınlar. Çilesini çekmediğin şey senin değildir. Pek çok gencimiz başörtüsü için çile çekti zamanında ve mücadeleyi kazandık. Ama bu kez de başörtüsünün altındaki başları kaybettik. Başörtüsüne el uzatan bir Fransızı gözünü kırpmadan vuran ve Maraş’ta milli mücadeleyi başlatan Sütçü İmam’ı ne çabuk unuttuk?

Bu kitap, kim olduğumuzu tekrar hatırlamamıza vesile olacaktır. Tavsiye ederim. İyi okumalar…

1 Yorum

  1. O dönem imam hatipte yaşadıklarımı unutamam. Başımızdaki örtü sebebiyle bize zulmeden zalimlere hakkımı helal etmiyorum. İmam hatipli olduğumuz için bize parya muamelesi yapanlarla hesap gününde görüşeceğiz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız!
Lütfen ad-soyad bilginizi girin